EDITÖRDEN | |
1. | Ticari akademinin yeni yüzü: Ahtapot bağlılık The new face of commercial academia: Octopus affiliation Mehmet Yumrudoi: 10.5505/kpd.2024.52460 Sayfalar 99 - 100 |
ARAŞTIRMA MAKALESI | |
2. | Psikiyatristler neden intihar ediyor? İnkar mı, damgalama mı? Why do psychiatrists commit suicide? Denial or stigma? Buket Koparal, Muhammed Hakan Aksu, Selçuk Candansayardoi: 10.5505/kpd.2024.22844 Sayfalar 101 - 107 GİRİŞ ve AMAÇ: İntihar karmaşık bir halk sağlığı sorunudur. Psikiyatristlerin biyopsikososyal bir perspektiften intihar hakkında en çok bilgiye sahip olması beklenmesine rağmen, psikiyatrların ruh sağlığı ve intihar oranlarını değerlendiren çok az çalışma bulunmaktadır. Bu çalışma, ruh sağlığı profesyonellerinin intiharla ilgili tutum ve davranışlarını, ayrıca intiharla ilişkili stigma düzeyini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu kesitsel çalışma, Türkiye'deki psikiyatrlar (psikiyatri uzmanı ve asistan) ile gerçekleştirildi. Çevrimiçi bir anket Google Forms üzerinden oluşturuldu. Çevrimiçi anketler, Google Forms aracılığıyla e-posta ve WhatsApp, Telegram, Google ve Yahoo grupları üzerinden gönderildi. Çalışma, 23 Kasım 2022 ile 23 Şubat 2023 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Katılımcıları değerlendirmek için Sosyodemografik Bilgi Formu ve İntihara Yönelik Stigma Ölçeği (İYSÖ) kullanıldı. BULGULAR: Çalışmaya 225 psikiyatrist katıldı. Tüm katılımcılar, intiharla ilgili stigmatizasyon düzeylerinin düşük olduğunu bildirdi. Asistan hekimler, uzman hekimlere göre yükselme/normlanma alt ölçeğinde anlamlı olarak daha yüksek puan aldı (p=0,018). Bir dine inanan katılımcılar, inanmayanlara göre stigmatizasyon ve izolasyon/depresyon alt ölçeklerinde anlamlı olarak daha yüksek puan aldı (sırasıyla p=0,006, p=0,003). İntihar düşüncesi geçmişi olmayan katılımcılar, intihar düşüncesi olanlara göre stigmatizasyon alt ölçeğinde anlamlı olarak daha yüksek puan aldı (p=0,004). TARTIŞMA ve SONUÇ: Katılımcılar tarafından bildirilen intiharla ilgili stigma puanları düşük olsa da, psikiyatrlar arasında intihar oranlarının yüksek olduğunu biliyoruz. Psikiyatristler, intiharla ilgili duygularını, düşüncelerini ve inançlarını gizleyebilir, inkar edebilir ve rasyonalize edebilirler. |
3. | The relationship between the psychological resilience of patients with chronic kidney failure and post-traumatic growth and psychological symptoms The relationship between the psychological resilience of patients with chronic kidney failure and post-traumatic growth and psychological symptoms Demet Sağlam Aykut, Evrim Özkorumak Karaguzel, Şükrü Ulusoy, Filiz Civil Arslan, Medine Gözde Üstündağ, Aykut Karahandoi: 10.5505/kpd.2024.60465 Sayfalar 108 - 116 GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmanın amacı kronik böbrek yetmezliği (KBY) hastalarında travma sonrası büyümeye ve dayanıklılığa katkıda bulunabilecek faktörleri, travma sonrası büyümenin ortaya çıkmasında dayanıklılığın yanı sıra depresyon ve anksiyete belirtilerinin rolünü araştırmaktır. YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmaya KBY tanısı ile diyaliz replasmanı alan 64 hasta alınmıştır. Tüm hastalara sırası ile Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ), Beck Anksiyete Ölçeği (BAÖ), Travma Sonrası Büyüme Envanteri (TSBE) ve Yetişkinler için Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği (YPDÖ) uygulanmıştır. BULGULAR: BDÖ ve BAÖ puanları ile TSBE’nın benlik algısında değişim (r= -0.70, r= -0.65), başkaları ile ilişkilerde değişim (r= -0.57, r= -0.65), yaşam felsefesinde değişim (r= -0.60, r= -0.57) alt ölçeği ve TSBE toplam puanı (r= -0.70, r= -0.66) arasında negatif yönde orta düzeyde ve istatistiksel olarak anlamlı (p<0.001) bir ilişki olduğu gösterilmiştir. BDÖ ve BAÖ puanları ile YPDÖ’nün gelecek algısı (r= -0.51, r= -0.57), kendilik algısı (r= -0.54, r= -0.59), sosyal kaynaklar (r= -0.66, r= -0.60) alt ölçeği ve YPDÖ toplam puanı (r= -0.68, r= -0.71) arasında negatif yönde orta düzeyde ve istatistiksel olarak anlamlı (p<0.001), YPDÖ’nün yapısal stil (r= -0.30, r= -0.40), aile uyumu (r= -0.43, r= -0.53), sosyal yeterlilik (r= -0.54, r= -0.50) alt ölçekleri arasında negatif yönde zayıf düzeyde ve istatistiksel olarak anlamlı (p<0.001) bir ilişki olduğu gösterilmiştir. TSBE ve YPDÖ toplam puanları arasında da arasında istatistiksel açıdan anlamlı (p<0.001), pozitif yönde orta düzeyde (r= 0.69) bir ilişki gösterilmiştir. TARTIŞMA ve SONUÇ: KBY hastalarında görülen anksiyete ve depresyon belirtileri, hastaların psikolojik dayanıklılık düzeylerine ve travma sonrası büyümenin gelişimine olumsuz etki etmektedir. Psikolojik dayanıklılık yükseldikçe travma sonrası büyüme artmaktadır. KBY hastalarının psikolojik dayanıklılık düzeylerinin ve travma sonrası büyüme gelişiminin desteklenmesine yönelik psikolojik müdahaleler planlanmalıdır. |
4. | Tıp eğitimi düzeyinin kadınlara ve LGBTIQ+ bireylere yönelik tutumlar ile ilişkisi Medical education level’s relationship with attitudes toward women and LGBTIQ+ individuals Erbil Mert Akdemir, Imran Gökçen Yılmaz Karaman, Şengül Tosun Altınöz, Ferdi Kosger, Ali Ercan Altınözdoi: 10.5505/kpd.2024.65390 Sayfalar 117 - 126 GİRİŞ ve AMAÇ: Kadınlara ve LGBTIQ+ bireylere yönelik yükselen önyargıların temelini egemen ideolojiler oluşturmaktadır. Bu önyargılar toplumda olduğu kadar tıp doktorlarında da mevcuttur. Kadınlara ve LGBTİQ+ bireylere yönelik olumsuz tutumlar, sağlık hizmeti kalitesini olumsuz etkilemekte, eşitsizliklere ve hak kayıplarına yol açmaktadır. Bu nedenle tıp fakültesi öğrencilerinin ve asistan hekimlerin cinsiyetçilik ve cinsel yönelime dayalı ayrımcılığa ilişkin tutumlarını araştırmak amaçlanmıştır. YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu çalışmaya tıp fakültesi 1. sınıf öğrencileri (n=112), 6. sınıf öğrencileri (n=68) ve tıpta uzmanlık eğitimi alan asistan hekimler (n=41) dahil edildi. Sosyodemografik veri formu, Çelişik Duygulu Cinsiyetçilik Envanteri ve Çok Boyutlu Cinsel Yönelim Tutum Ölçeği uygulandı. BULGULAR: Gruplar arasında cinsiyetçilik ve cinsel azınlıklara yönelik ayrımcılık puanları eğitim düzeyine göre farklılık göstermedi (p>0,05). Kadınlar ve erkekler arasındaki en belirgin fark, erkek katılımcılarda düşmanca cinsiyetçilik puanlarının kadınlardan yüksek olmasıydı (p<0.001). TARTIŞMA ve SONUÇ: Mevcut tıp eğitimi, hekim adaylarının ve hekimlerin cinsiyet rolleri ve cinsel yönelime dayalı önyargılı tutumlarını değiştirmemektedir. Tüm bireylerin sağlık hizmetinden eşit olarak yararlanabilmesi için tıp eğitimine cinsiyet eşitliği ve cinsel yönelime dayalı ayrımcılığın eklenmesi ve mümkünse bu derslerin uygulamalı hale getirilmesi yararlı olacaktır. |
5. | Türkiye’de yüksek güvenlikli adli psikiyatri servisinde tedavi gören suç işlemiş şizofreni tanılı hastalarda kendini damgalama ve suçlulara yönelik algıların incelenmesi Investigation of self-stigmatization and perceptions towards delinguency in inpatient individuals diagnosed with schizophrenia in high-security forensic psychiatry settings in Turkiye Selma Çilem Kızılpınar, Barış Kılıç Demirdoi: 10.5505/kpd.2024.90767 Sayfalar 127 - 138 GİRİŞ ve AMAÇ: İçselleştirilmiş damgalanma kişinin toplumsal damgalanmayı kabullenmesi durumudur. İçselleştirilmiş damgalanma, olumsuz hastalık gidişi, düşük tedavi uyumu, düşük özbenlik değeri ile ilişkilendirilmiştir. Bu çalışmada yüksek güvenlikli adli psikiyatri servisinde yatan şizofreni tanılı erkek hastalarda psikiyatrik hastalık ve adli servis yatışı ile ilişkili olarak sırasıyla kendini damgalanma ve suçlulara ilişkin algılarının araştırılmasını amaçladık. YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışma şizofreni tanısı ile tedavi gören 76 erkek hastanın dahil edildiği kesitsel nitelikte bir araştırmadır. Hastalarla ilgili sosyodemografik, klinik ve suç ilişkili veriler hastalar, hasta yakınları ve tıbbi kayıtların incelenmesi ile elde edilmiştir. Katılımcılara Suçlulara Yönelik Algılar Ölçeği (SYAÖ), Kendini Damgalama Ölçeği (KDÖ) ve Mevcut Suça İlişkin Şiddet Profili Ölçeği uygulanmıştır. BULGULAR: Çalışmamızda katılımcıların KDÖ toplam puanı 37,73±16,46 iken; içselleştirilmiş aşağılanma alt boyut puanı 17,91±8,19, içselleştirilmiş stereotipiler alt boyutu puanı 14,77±7,51, sosyal geri çekilme ve hastalığın gizlenmesi alt boyut puanı 4,77±2,70’idi. SYAÖ toplam puanı 32,30±10,38 iken, ahlaki ve kişilik özelliklerine dair algılar alt ölçek puanı 21,16±7,23, sosyal ağlara yönelik algılar puanı 11,16±4,03 idi. Yatış öncesi düzenli antipsikotik tedavi alan hastalarda, almayanlara kıyasla SYAÖ puanının daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir(p=0,043). TARTIŞMA ve SONUÇ: Araştırmanın sonuçları şizofreni tanısı alan erkek adli hastalarda hem içselleştirilmiş damgalanmanın hem de suça yönelik algıların incelenmesi açısından önemlidir. Çalışmada düzenli tedavi alan hasta grubunda suçluların sosyal ağları ile ilişkili algılarının daha olumsuz olduğu gösterilmiştir. Sonuçlarımız, literatürde tanımlanmış olan ikili damgalanma kuramının ve ülkemizde daha önce yapılan çalışmaların aksine adli psikiyatri popülasyonunda yüksek kendine dönük damgalama düzeylerini desteklememektedir. Türkiye’nin kendi yapısına özgü özellikleri ortaya koyabilmek için ülkemizde adli psikiyatri hastalarında kendini damgalama, ikili damgalanma deneyimleri araştıran geniş örneklemli çalışmalara ihtiyaç vardır. Damgalanmaya yönelik çalışmalar sayesinde adli psikiyatri hastalarına yönelik toplumsal damgalanmanın etkilerinin önüne geçmek ve kendini damgalamanın yönetimi için uygun stratejilerin geliştirilebilmesi mümkün olacaktır. |
6. | Otizm spektrum bozukluğu olan çocuklarda yüzden duygu tanıma: Duygusal hazırlayıcılar etkili midir? Facial emotion recognition in children with autism spectrum disorder: Are emotional primes effective? Ata Cantürk Doğrul, Banu Cangöz Tavat, Pınar Urandoi: 10.5505/kpd.2024.55531 Sayfalar 139 - 149 GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışma, Otizm spektrum bozukluğu olan çocuklarda yüzden duygu tanıma problemlerini ve farklı duygusal hazırlayıcıların (görsel ve vokal hazırlayıcılar) bu eksikliği nasıl etkilediğini araştırmaktadır. YÖNTEM ve GEREÇLER: Yalnızca hazırlayıcı modalitesinin değiştiği, hazırlama görevi kullanılan iki ayrı deney gerçekleştirildi. Görevlerde görsel (Deney-1) veya vokal (Deney-2) duygusal hazırlayıcılar sunuldu. Ardından katılımcılardan, hazırlayıcılardan sonra sunulan yüzlerin duygu içerip içermediğine karar vermesi istendi. BULGULAR: Her iki deneyde de otizm spektrum bozukluğu olan çocuklar sağlıklı akranlarına göre performansta bozulma gösterdi ve gruptan bağımsız olarak her iki deneyde de mutlu yüz avantajı görüldü. Otizm spektrum bozukluğunda üzgün ses tonu verildiğinde tepki süresi arttı. Ancak her iki grupta da hiçbir modalitede hazırlama etkisi görülmedi. TARTIŞMA ve SONUÇ: Duygusal hazırlamanın sağlıklı kontrol grubu ve otizm spektrum bozukluğu olan çocukların tanıma performansı üzerinde etkisi yoktur. Üzgün vokal hazırlayıcı, otizm spektrum bozukluğu olan çocukların yüzleri tanıma yeteneği üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir. Otizm spektrum bozukluğuna yönelik eğitim ve müdahale programlarında üzgün vokallerin etkileri de dikkate alınarak mümkün olduğunca mutlu ve nötr tonlara yer verilmelidir. |
7. | Çocuklar için belirsizliğe tahammülsüzlük ölçeği: Güvenirlik, geçerlik ve uyarlama çalışması The intolerance of uncertainty scale for children: Reliability, validity and adaptation study Gülsen Erden, Cihat Çelikdoi: 10.5505/kpd.2024.48640 Sayfalar 150 - 160 GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmada, Çocuklar için Belirsizliğe Tahammülsüzlük Ölçeği’nin (ÇBTÖ) Türkçe uyarlama çalışması yapılması amaçlanmıştır. YÖNTEM ve GEREÇLER: Araştırmanın örneklemini 7-12 yaş arası (Ort.= 9.55, SS = 1.81) 282 çocuk ile onların ebeveynleri (Ort.= 36.84, SS = 7.04) oluşturmaktadır. Araştırmada, ÇBTÖ-Ebeveyn ve Çocuk Formu ile Spence Çocuklar İçin Kaygı Ölçeği-Ebeveyn (SÇKÖ-Ebeveyn) Formu kullanılmıştır. ÇBTÖ’nin güvenirliği kapsamında Cronbach Alfa iç tutarlılık ve iki yarı test güvenirlik katsayıları hesaplanmıştır. Ölçeğin yapı geçerliği Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) ile kapsama geçerliği ise ÇBTÖ ile SÇKÖ-Ebeveyn Formu arasındaki ilişkiler üzerinden değerlendirilmiştir. BULGULAR: DFA analizleri sonucunda, ÇBTÖ’nün 12 maddelik kısa formunun iyi uyum değerlerine sahip olduğu ve hem tek faktörlü hem de iki faktörlü yapının doğrulandığı ortaya çıkmıştır. ÇBTÖ-12 Çocuk formu toplam puanı ile SÇİKÖ-Ebeveyn formunun alt faktörleri olan ayrılma kaygısı, panik atak, sosyal fobi, obsesif kompulsif bozukluk ve agorafobi puanları arasında pozitif yönde anlamlı ilişkiler tespit edilmiştir (sırasıyla, r =.25, r =.37, r =.40, r =.25, r =.25; p<.001). Benzer şekilde, ÇBTÖ-12 Ebeveyn formu toplam puanı ile SÇİKÖ-Ebeveyn formunun tüm alt faktörleri arasında pozitif yönde anlamlı ilişkiler tespit edilmiştir (sırasıyla r =.26, r =.32, r =.43, r =.31, r =.22; p<.001). Ölçeğin güvenirliği kapsamında yapılan değerlendirmeler sonucunda, ÇBTÖ-12’nin Çocuk formu için Cronbach Alpha katsayısı.91 ve Ebeveyn formu için.91 bulunmuştur. İki yarı test Spearman-Brown korelasyon katsayıları Çocuk formu için r =.89 ve Ebeveyn için r =.90 bulunmuştur. TARTIŞMA ve SONUÇ: Elde edilen sonuçlar, ÇBTÖ-12’nin Ebeveyn ve Çocuk formunun Türkiye’deki çocukların belirsizliğe tahammülsüzlük düzeylerini değerlendirmede güvenilir ve geçerli sonuçlar ortaya koyduğunu göstermektedir. |
8. | Psikotrop ilaçların prospektüslerinin okunabilirlik düzeyleri Readability levels of package leaflets of psychotropic drugs Kerem Laçiner, Selçuk Özdindoi: 10.5505/kpd.2024.53254 Sayfalar 161 - 168 GİRİŞ ve AMAÇ: Bir metnin okunabilirliği bir dizi matematiksel formül kullanılarak objektif olarak ölçülebilmektedir. Psikiyatride hastaların bir ilacın etkilerini ve yan etkilerini doğru bir şekilde anlaması tedavi uyumu için çok önemlidir. Bu çalışmada, Türkiye’de güncel olarak kullanılan psikotrop ilaçların prospektüslerinin okunabilirlik düzeyini ölçmek ve ortalama olarak hangi yaş ve eğitim düzeyine uygun olduklarını belirlemek amaçlanmıştır. YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu çalışmaya erişkin psikiyatrisinde daha sık kullanıldığı düşünülen dört ana psikotrop ilaç grubu dahil edilmiştir. Bu gruplardaki ilaçların en güncel prospektüslerine Sağlık Bakanlığı, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (https: //www.titck.gov.tr/kubkt) ve piyasadaki ilgili firmaların resmi web sitelerinden ulaşılmış ve bunların okunabilirlik düzeyi tespit edilmiştir. Çalışmada okunabilirlik düzeylerinin değerlendirilmesi için Ateşman ve Bezirci-Yılmaz tarafından geliştirilen formüller kullanılmıştır. BULGULAR: Ortalama Ateşman okunabilirlik puanı 48,2 olarak saptanmıştır. Buna göre prospektüslerin okunabilirlikleri için 13. ila 15. sınıf düzeyinde eğitim gerektiği anlaşılmaktadır. Ortalama Bezirci-Yılmaz okunabilirlik puanı ise 13,2 olarak saptanmıştır. Buna göre de prospektüslerin okunabilirlikleri için yaklaşık olarak 13. sınıf, yani lisans düzeyinde eğitim gerektiği anlaşılmaktadır. TARTIŞMA ve SONUÇ: Türkiye’deki ortalama eğitim düzeyi dikkate alındığında psikotrop ilaç prospektüslerinin okunabilirliği için gereken eğitim düzeyinin oldukça yüksek olduğu görülmüştür. Prospektüslerin okunabilirliklerinin artırılması, psikotrop ilaç kullanan hastaların tedavilerini anlamalarını kolaylaştırarak endişelerini azaltabilir, tedavi uyumlarını artırabilir ve dolayısıyla ruh sağlığının iyileşmesine yardımcı olabilir. |
DERLEME | |
9. | Ruh sağlığı hizmetlerinde akran desteği: Hem tanıdık hem yepyeni Peer support in mental health services: Familiar and brand new Seda Attepe Özden, Seval Bekiroglu, Arif Haldun Soygurdoi: 10.5505/kpd.2024.78972 Sayfalar 169 - 176 Son yıllarda ruh sağlığı hizmetlerinden yararlanan bireylerin deneyimlerinin ruh sağlığı alanında tedavi ve rehabilitasyon sürecine yansıdığı yaygın olarak kabul görmektedir. Bireylerin deneyimlerinin tedavi sürecine aktarılması, akran desteği kavramını ön plana çıkarmıştır. Akran desteği, ruh sağlığı ile ilgili kişisel deneyime sahip bireylerin, iyileşme sürecinde ruh sağlığı sorunlarına sahip diğer bireylere yardımcı olmak için bu deneyimsel uzmanlığı kullanmaları anlamını taşır. Akran desteği, ruh sağlığı sorunları bulunan bireylerin ortaklık kurmaları, karşılıklı olarak anlaşıldıklarını hissetmeleri ve duygusal yakınlık kurabilmelerine olanak sağlayan bir sistemdir. Akran desteğinin hem akran desteği sunan, hem de bu destekten yararlanan kişilere olumlu yönde katkılarının olduğu bilinmektedir. Akran desteği, bireysel arkadaşlık ilişkilerinden destek hizmeti sunan kişilerin kurumlarda istihdam edilmesine kadar uzanan geniş bir çerçevede ele alınmaktadır. Birçok ülkede akran desteği uygulamalarından ruh sağlığı hizmetlerinin bir bileşeni olarak yararlanılmaktadır. Dünya genelinde tedavi sürecinde akran desteğinin kullanılması tavsiye edilmektedir. Bu yazıda, akran desteği kavramının doğuşu, tanımı, türleri ve iyileşme sürecine sağlayabileceği katkılar ele alınmıştır. |
EDITÖRE MEKTUP | |
10. | Metamfetamin kullanım bozukluğunda aşermeyi azaltmak için provokatif tekrarlayan transkraniyal manyetik uyarım Provocative repetitive transcranial magnetic stimulation to reduce craving in methamphetamine use disorder Hilal Uygurdoi: 10.5505/kpd.2024.50455 Sayfalar 177 - 180 Makale Özeti | |