INTRODUCTION: Exposure to sexism is negatively associated with women's mental health. On the other hand, there is limited research in the literature on sexism and mental health during pregnancy. This study aimed to investigate the relationship between common mental disorders during pregnancy, such as depression and anxiety, and sexist beliefs.
METHODS: For this scope, 170 pregnant women over 18 were contacted. All participants completed information forms measuring sociodemographic and clinical characteristics, the Tilburg Pregnancy Distress Scale, the Multidimensional Scale of Perceived Social Support, the Hospital Anxiety and Depression Scale, and the Ambivalent Sexism Inventory. The correlation coefficient was calculated for the relationships between variables. Two separate hierarchical regression models were tested to determine the predictors of depression and anxiety.
RESULTS: Depression and anxiety had different characteristics in terms of predictive variables. Consistent with the literature, negative affect, partner involvement, and perceived social support significantly predict both depression and anxiety. Negative affect and partner involvement are factors of the Tilburg Pregnancy Distress Scale. However, there is no common predictive variable other than those three. In addition to this common triad, internalized hostile sexism significantly predicts depression. Moreover, low education and health problems related to pregnancy are significant variables in predicting only anxiety levels but not depression. In this respect, the findings show that there are variables that predict prenatal depression and anxiety in common, as well as different predictors of these two mental health problems observed in the perinatal period.
DISCUSSION AND CONCLUSION: Hostile sexist beliefs of pregnant women are not associated with anxiety but predict perinatal depression.
GİRİŞ ve AMAÇ: Cinsiyet ayrımcılığına maruz kalmanın kadınların ruh sağlığı ile olumsuz ilişkisi olduğu bilinmektedir. Öte yandan, literatürde gebelik sırasında cinsiyetçilik ve ruh sağlığı üzerine sınırlı araştırma bulunmaktadır. Bu çalışmada, depresyon ve anksiyete gibi gebelikte yaygın görülen ruhsal bozukluklar ile cinsiyetçi inançlar arasındaki ilişkiyi araştırmak amaçlanmıştır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu kapsamda, 18 yaş üstü 170 gebe kadınla iletişime geçilmiştir. Tüm katılımcılar sosyo-demografik ve klinik özellikleri ölçen bilgi formu, Tilburg Gebelik Sıkıntısı Ölçeği, Algılanan Sosyal Desteğin Çok Boyutlu Ölçeği, Hastane Kaygı ve Depresyon Ölçeği, Ambivalent Cinsiyetçilik Envanteri'nden oluşan bir ölçek bataryasını doldurmuşlardır. Değişkenlerin birbirleri arasındaki ilişkileri belirlemek için korelasyon katsayıları hesaplanmıştır. Depresyon ve anksiyetenin yordayıcılarının tespit edilebilmesi için ise iki ayrı hiyerarşik regresyon modeli test edilmiştir.
BULGULAR: Sonuçlar, depresyon ve anksiyetenin, farklı yordayıcıları olduğunu göstermektedir. Literatürle tutarlı olarak; olumsuz duygulanım, partner katılımı ve algılanan sosyal destek hem depresyonu hem de anksiyeteyi anlamlı şekilde yordamaktadır. Olumsuz duygulanım ve partner katılımı Tilburg Gebelik Sıkıntısı Ölçeği'nin faktörleridir. Ancak bu üçü dışında ortak bir yordayıcı değişken bulunmamaktadır. Bu ortak üçlüye ek olarak, düşmanca cinsiyetçilik depresyonu anlamlı şekilde yordamaktadır. Ayrıca, düşük eğitim ve gebelikle ilişkili sağlık sorunları depresyon üzerinde anlamlı yordayıcı etkisi bulunmamaktadır fakat anksiyetenin bu ikisi tarafından anlamlı düzeyde yordandığı görülmektedir. Bu bağlamda bulgular, perinatal dönemde gözlenen depresyon ve anksiyeteyi yordayan ortak değişkenler olduğu gibi, farklı yordayıcılarının da olduğunu göstermektedir.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Gebe kadınların düşmanca cinsiyetçi tutumları anksiyeteyle ilişkili değildir ancak perinatal depresyon üzerinde yordayıcı gücü bulunmaktadır.