Eating disorders that are commonly encountered during puberty or early adulthood period, are associated with significant mortality and morbidity. Recent advances in the neuroimaging techniques made an impact on this area. Although research has been limited compared to other psychiatric disorders, results seem promising in paving the way to better understand the etiopathoge- nesis, by way of identifying the responsible brain regions. Many studies conducted in anorexia nervosa (AN) demonstrated loss of gray and white matter, which partially recuperates during recovery, as well as an increase in the cerebrospinal fluid volume. These findings were supported by similar outcomes from magnetic resonance spectroscopic investigations. Functional imaging methods have been utilized to obtain insight to the serotonin receptor binding, regional cerebral blood flow or glucose consumption. In these studies the association of AN with affected cingulate, frontal, temporal and parietal cortices has been demonstrated. Data supporting partially ongoing malfunction after recovery, suggest the possibility that constitutional features may render the individual liable to the development of an eating disorder. A small number of studies performed on bulimia nervosa and binge eating disorder showed dysfunction in similar brain regions. In this paper, we aim to review the newly developed neuroimaging methods that have gained importance in the field of research conducted on the etiology of eating disorders.
Keywords: Key Words: Eating disorders, CT, fMRI, SPECT, PET.Yeme bozuklukları sıklıkla ergenlik ve genç erişkinlik döneminde ortaya çıkar ve anlamlı mortalite ve mor- biditeyle bağlantılıdır. Beyin görüntüleme tekniklerinde son yıllarda görülen gelişmeler yeme bozuklukları alanına da yansımıştır. Yapılan çalışmaların sayısı diğer psikiyatrik bozukluklara göre daha az olduğu halde, sonuçlar yeme bozukluklarında etyopatojenezin daha iyi anlaşılmasına yönelik olarak, olası beyin bölgelerinin saptanması yolunda önemli adımlar atılmasını sağlamaktadır. Anoreksiya nervozada yapılan birçok çalışma hastalık sırasında, iyileşmeyle kısmen düzelen beyaz ve gri cevher hacminde azalma ve beyin omirilik sıvısı (BOS) hacminde artış olduğunu göstermiştir. Benzer örüntüler manyetik rezonans spektroskopi yöntemi ile desteklenmiştir. İşlevsel görüntüleme çalışmaları serotonin reseptör bağlanması, bölgesel serebral kan akımı veya serebral glukoz metabolizması ile ilgili işlevsel bilgi sağlamak için kullanılmıştır. Bu çalışmalarda AN ile singulat, frontal, temporal ve pariyetal korteksin ilişkisi gösterilmiştir. Bu bozuklukların iyileşme sonrası kısmen kalıcı olduğunu destekleyen bazı veriler, bu kişisel özelliklerin yeme bozukluklarının gelişimine yatkınlık oluşturma olasılığını ortaya çıkarmaktadır. Bulimiya nervoza ve tıkınırcasına yeme bozukluğunda yapılan daha az sayıdaki çalışmada benzer beyin bölgelerinde bozukluk olabileceği gösterilmiştir. Bu makalede yeme bozukluklarının etiyolojisine yönelik yapılan araştırmalarda, geliştirilen son tekniklerle giderek önemli yer tutmaya başlayan beyin görüntüleme yöntemlerinin gözden geçirilmesi amaçlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Anahtar Sözcükler: Yeme bozuklukları, BT, fMRI, SPECT, PET.