INTRODUCTION: Mental health professionals have greater access to information about patients' personal lives compared to other areas of medicine. The purpose of our study was to evaluate the attitudes of mental health professionals and other healthcare professionals towards violence against women.
METHODS: A total of 160 healthcare professionals, including 80 mental health professionals, participated in the study. All participants completed a sociodemographic data form and the Violence Against Women Attitude Scale.
RESULTS: The sociodemographic characteristics of the groups were similar (p>0.05). It was found that 63.8% of the participants had experienced violence at some point in their lives, with 45.2% experiencing violence from family members or spouses, 31.7% from their patients or patients’ relatives, and 25% experiencing physical violence, 51.3% emotional violence, 3% sexual violence and 4% economic violence. No significant differences were found between the groups. Additionally, there was no significant difference in attitudes towards violence against women between mental health professionals and other healthcare professionals. It was also discovered that university graduates, single women, women without children, women living in urban areas, women who were not perpetrators of violence, and women who did not find the penalties adequate were more sensitive to violence against both the body and identity (p<0.05). Furthermore, women who had previously experienced emotional violence were more sensitive to violence against identity (p=0.019).
DISCUSSION AND CONCLUSION: Establishing the attitudes of healthcare professionals, who serve as the primary defense against violence against women, and furnishing in-service training to equip them with the ability to guide victims of violence effectively is a vital action in the struggle against violence.
GİRİŞ ve AMAÇ: Ruh sağlığı çalışanları hastaların özel hayatına dair bilgilere tıbbın diğer alanlarına nazaran daha çok ulaşmaktadır. Çalışmamızın amacı kadına yönelik şiddete karşı ruh sağlığı çalışanları ile diğer sağlık çalışanlarının tutumlarının değerlendirmektir.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Araştırmaya 80'i ruh sağlığı olmak üzere toplam 160 sağlık çalışanı katılmıştır. Tüm katılımcılara sosyodemografik veri formu ve Kadına Yönelik Şiddet Tutum Ölçeği uygulanmıştır.
BULGULAR: Sosyodemografik açıdan gruplar benzerdir (p>0.05). Katılımcıların %63,8’inin yaşamlarının herhangi bir döneminde şiddete maruz kaldığı; %45,2’sinin ailesi ve eşi tarafından, %31,7’sinin hasta ve yakını tarafından; %25’inin fiziksel, %51,3’ünün duygusal, %3’ünün cinsel, %4’ünün ekonomik şiddete maruz kaldıkları belirlenmiş, gruplar arası fark saptanmamıştır. Ruh sağlığı çalışanları ile diğer sağlık çalışanları arasında kadına şiddete karşı tutumları açısından anlamlı fark saptanmamıştır. Üniversite mezunlarının, bekarların, çocuğu olmayanların, kentsel yaşayanların, şiddet uygulayıcısı olmayanların, cezaları yeterli bulmayanların hem bedene hem kimliğe yönelik şiddet karşısında daha duyarlı tutum sergilediği (p<0.05); daha önce duygusal şiddete maruz kalanların kimliğe yönelik şiddete karşı daha duyarlı tutum sergilediği (p=0.019) bulunmuştur.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Kadına yönelik şiddete karşı ilk savunma hattını oluşturan sağlık çalışanlarının şiddete karşı tutumlarının belirlenmesi ve şiddet mağdurlarını etkili bir şekilde yönlendirebilecek donanıma sahip olmalarını sağlamak için hizmet içi eğitimlerin verilmesi şiddetle mücadelede kritik bir adımdır.