Schizophrenia is a disorder that consists of positive, negative symptoms, cognitive impairment, disorganization and various dimensions and manifested as several clinical appearances because of different intersections of these dimensions at different levels. The description of the schizophrenia-like clinical picture is based primarily on the finding that psychosis-like symptoms have accumulated in families of patients with schizophrenia. The following studies have examined paranoid, schizoid and schizotypal personality disorders in this spectrum by comparing them to schizophrenia. The idea intensely becomes more dominant in the literature that especially schizotypal personality disorder (SPD) is a non-progressive schizophrenia spectrum disorder in which different dimensions of schizotypy are seen together rather than a personality disorder. Among the personality disorders, SPD has the strongest genetic relationship with schizophrenia. The term schizotypy was first described as a schizophrenia-like psychosis phenotype. To date, studies have shown schizotypy has different dimensions, such as schizophrenia, and that reflections of these dimensions are common in non-clinical populations and individuals at risk for psychosis. At the same time, several studies found related dimensions of schizophrenia and schizotypy have similar neurobiological bases. As per the definiton of prodrome is a condition can only be defined retrospectively in patients with schizophrenia. Therefore, schizotypal personality disorder and high schizotypy are predisposition indicators within the spectrum rather than reflecting the schizophrenia prodrome. Identifying of these borderline cases is important for uncovering etiopathogenesis of psychosis, early diagnosis of schizophrenia, intervention to predisposing factors and prevention of psychotic break.
Keywords: Schizotypy, schizotypal personality disotder, high risk for psychosisŞizofreni pozitif, negatif belirtiler, bilişsel bozulma, dezorganizsayon ve benzeri boyutlardan oluşan ve bu boyutların farklı düzeylerde kesişimi nedeniyle farklı görünümlerle karşımıza çıkan bir bozukluktur. Şizofreni benzeri tabloların tanımlanması ilk olarak şizofreni hastalarının ailelerinde psikoz benzeri belirtilerin bir yığılım gösterdiği izlenimine dayanmaktadır. Sonrasında yapılan çalışmalarda paranoid, şizoid ve şizotipal kişilik bozuklukları bu spektrumda şizofreniyle karşılaştırılarak incelenmiştir. Özellikle şizotipal kişilik bozukluğunun bir kişilik bozukluğu olmaktan çok farklı şizotipi boyutlarının bir arada ve yoğun olarak görüldüğü, ilerleyici olmayan bir şizofreni spektrum bozukluğu olduğu düşüncesi giderek baskın hale gelmektedir. Kişilik bozuklukları içinde şizofteni ile en fazla genetik ortaklığı bulunan şizotipal kişilik bozukluğudur. Şizotipi terimi ilk kez şizofreni benzeri psikoz fenotipi olarak tanılanmıştır. Günümüze kadar yapılan çalışmalarla şizotipinin, tıpkı şizofreni gibi farklı boyutlarının olduğu ve bu boyutların klinik olmayan populasyonda ve psikoz riski altındaki bireylerde yaygın olarak karşılığının olduğu gösterilmiştir. Aynı zamanda şizofreni ve şizotipinin birbiriyle ilişkili boyutlarının benzer nörobiyolojik temelleri olduğu bulunmuştur. Tanımı gereği şizofreni prodromu ancak şizofreni gelişmiş hastalarda geriye yönelik adı konabilecek bir durumdur. Bu nedenle şizotipal kişilik bozukluğu ve yüksek şizotipi şizofreni prodromunu yansıtmaktan ziyade yelpazenin içinde yer alan bir yatkınlık göstergesidir. Psikoz etiyopatogenezinin aydınlatılması, şizofreninin erken tanısı, duyarlılaştırıcı etkenlere müdahale ve psikotik kırılmanın önlenmesi açısından sınırda yer alan bu olguların tanımlanması önem taşımaktadır.
Anahtar Kelimeler: Şizotipi, şizotipal kişilik bozukluğu, yüksek psikoz riski