INTRODUCTION: Refugees are often exposed to various traumatic experiences before, during, and after migration. Refugee aid workers may also be indirectly affected by these traumatic experiences. The present study aims to examine the mediating role of self-compassion in the relationship between early maladaptive schema domains and secondary traumatic stress in refugee aid workers.
METHODS: This correlational study included 116 participants from different institutions in Turkey, who participated voluntarily. The sample included 83 (71.6%) female and 33 (28.4%) male participants. Their age range was between 23 and 64 (M = 29.6, SD = 5.5). Data were collected using the Turkish versions of the Young Schema Questionnaire-Short Form Version 3 (YSQ-SF3), the Secondary Traumatic Stress Scale (STSS), and the Self-Compassion Scale (SCS).
RESULTS: The findings showed that self-compassion significantly mediated the relationship between disconnection and rejection [(b =.133, 95% BCA CI (.0605,.2199)], impaired autonomy and performance [(b =.087, 95% BCA CI (.0221,.1672)], other-directedness [(b =.247, 95% BCA CI (.1117,.3997)], and unrelenting standards schema domain [(b =.246, 95% BCA CI (.1031,.3830)] with secondary traumatic stress (STS). Self-compassion had a medium to large effect size on the relationship between each schema domain, except for Impaired Limits, and secondary traumatic stress in refugee aid workers.
DISCUSSION AND CONCLUSION: These findings offer preventative insights into secondary traumatic stress, a common psychological issue among refugee aid workers. The results suggest that in-service training and interventions focused on self-compassion can help prevent secondary traumatic stress in these workers. Additionally, schema therapy may be an effective intervention for aid workers struggling with secondary traumatic stress.
GİRİŞ ve AMAÇ: Mülteciler, göç öncesinde, sırasında ve sonrasında çeşitli travmatik deneyimlere maruz kalmaktadır. Mültecilere yardım eden çalışanlar da bu travmalardan dolaylı olarak etkilenebilir. Bu çalışma, mülteci yardım çalışanlarında erken dönem uyumsuz şema alanları ile ikincil travmatik stres arasındaki ilişkide öz-şefkatin aracı rolünü incelemeyi amaçlamaktadır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu korelasyonel çalışmaya, Türkiye’deki çeşitli kurumlardan gönüllü olarak katılan 116 kişi dahil edilmiştir. Katılımcıların cinsiyet dağılımı 83 kadın (%71.6) 33 erkek (%28.4) şeklindedir. Katılımcıların yaş aralığı ise 23 ve 64 (M = 29.6, SD = 5.5) arasındır. Veriler, Young Şema Ölçeği-Kısa Form 3, İkincil Travmatik Stres Ölçeği ve Öz-Şefkat Ölçeğinin Türkçe versiyonları kullanılarak toplanmıştır.
BULGULAR: Öz-şefkat, kopukluk ve reddedilme [(b =.133, 95% BCA CI (.0605,.2199)], zedelenmiş otonomi ve performans [(b =.087, 95% BCA CI (.0221,.1672)], diğerlerine yönelimlilik [(b =.247, 95% BCA CI (.1117,.3997)] ve yüksek standartlar [(b =.246, 95% BCA CI (.1031,.3830)] şema alanları ile ikincil travmatik stres arasındaki ilişkiyi anlamlı şekilde aracılık etmiştir. Öz-şefkat, zedelenmiş sınırlar dışındaki şema alanları ve ikincil travmatik stres arasındaki ilişkide orta ile büyük bir etkiye sahipti.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Bu bulgular, mülteci yardım çalışanlarında sık karşılaşılan bir sorun olan ikincil travmatik strese karşı önleyici bilgiler sunmaktadır. Öz-şefkat odaklı eğitim ve müdahalelerin bu stresi önlemeye yardımcı olabileceği, ayrıca şema terapisinin etkili bir müdahale yöntemi olabileceği öne sürülmektedir.